4 Kasım 2013 Pazartesi

'Altın Günü' Out, 'Bitcoin Günü' İn

Nostalji bu, sizi nerde yakalar bilinmez.


Geçen gün süpermarkette dalmışım, duş jellerini kokluyorum birer birer. Çamlı olanı alsam eşim Ayı Yogi gibi kokacak diye korkuyorum; 'nergis özlü duş jeli' diye pazarlanansa bildiğiniz hacı yağı. Tam o sırada göz ucumla yanımdaki bayanın bir saç spreyini eline sıktığına şahit oldum. Ürünün sertliğini test etmek istiyor olmalıydı ki, ellerini açıp kapayarak yapışkanlık oranını tespit etmeye çalıştı. İşte ne olduysa o anda oldu, o spreyin etrafı saran keskin kokusuyla ben birkaç sene öncesine, altın günlerinin o ihtişamlı zamanlarını yaşadığı döneme dönüverdim.

Taft Saç Spreyi kokulu o kabarık saçlarımızı unutmak imkansız: inkar edecek arkadaşlarım çıkarsa bu yazımdan sonra, hiç merak etmesinler fotoğrafları hala saklıyorum bir scan'e bakar internete düşmesi. :) Neyse değinmek istediğim konu başka, saptırmayayım. O yıllarda şansıma iki çocuğumda hep öğlenciydi. Sabah erkenden uyanır, akşamüstü gelecek misafirlerim için en az altı yedi çeşit yemek hazırlarmaya koyulurdum: bir gece önceden sarılmış zeytinyağlıları borcama özene bözene dizer, mercimek köftesini hazırlayıp üzerini pul biberle süsler, poğaçaları doldurur, börekleri açar, keki fırına koyar sonra da çocukları hazırlayıp çıkardım evden. Sonrası tam bir telaş tabii: eve koş, üstünü değiştir, akşamdan hazırladığın o canım sofrayı çabucak kontrol et, misafirler için saklanan gümüş çatal bıçak takımlarını çıkar, bir yandan makyajını yap diğer yandan parfümü boya et. Saçlarını da azcık kabartıp Taft'ladın mı, gönül rahatlığıyla zili beklemeye koyulurdum.

Günümüzde giderek etkisini yitirmeye başlayan bu 'altın günü' hem arkadaşlarımızla düzenli olarak buluşmamızı sağlıyor hem de ev ekonomisine bir katkıda bulunuyordu. Nasıl işlediğini hatırlayalım: bir grup kadın toplanır, kura çeker. Kurada çıkan isim evini ilk açacak kişi olarak seçilir ve diğerlerinin hangi altını getireceği belirlenir ki kimse zarara girmesin. Sonrasındaysa 15 gunde bir sırayla bir sonraki kisinin evinde toplanılır.

Gel gör ki, yıl 2013. Zamanında öğlenci, okuldan döner dönmez 'börekten kaldı mı anne?' diye heyecanlı gözlerle beni süzen o iki ufaklık neredeyse evlenecek yaşa geldi. O börekleri çörekleri ne ben ne arkadaşlarım yemez olduk, malum kilo verme sevdası bizi de sardı.

Ve pek tabii, altın eski altın değil:
'Altında Şok Düşüş' - Sabah Gazetesi
'Altın Düşüşünü Hızlandırdı' - Bloomberg TH
'Altında Çok Sert Düşüş' - Hürriyet

Maydanoz Anne buna da karıştı diyeceksiniz ama, siz siz olun Nurhan Hanım annenize bir daha ki altın gününde çeyrek altın getirirse kabul ettirtmeyin. Handan Teyze altın getirmek isterse, yok dedirtin, üstü kalsın. Keriman Abla'ya sıkı sıkı sarılın, 'Allah bereketini artırsın ama biz almayalım' diye fısıldayın kibarca. Çünkü malum, altının değeri deli gibi düşüyor: alsanız adınız aldı olacak, üstüne bir kar da söz konusu değil. Boşverin.

Ne yapmalısınız öyleyse? Cevap hazır: 'Altın Günü' değil, 'Bitcoin Günü' düzenlemeye başlayın. Nedir bu bitcoin? Oğlumun bana anlattığını anladığım kadarıyla paylaşmama izin verin sizinle: bitcoin, herhangi bir merkez bankaya veya resmi kuruluşa bağlı olmayan elektronik bir para birimi. Satoshi Nakamoto tarafından icat edilmiş, ama gel gör ki bu isim gerçek mi değil mi, bir kişiye mi yoksa bir gruba mı ait belli değil. Anladığıma göre, bunu değerli yapan şey altındı mücevherdi ya da her sene yenileri basılan paralardan farklı olarak sınırlı sayıda olması: 2040 yılına doğru dünyada toplam 21 milyon bitcoin olacak. Bu mudur? Budur. Ne bir arz, ne bir çok. Arz talep meselesini düşünecek olursanız, neden yatırımınızın katlanarak değerleneceğini görebilirsiniz.

Nasıl çalışıyor bu meret? Strese lüzum yok, beraber bakıyoruz işte. Çok konuştuğumu düşünüyorsan ara ver, git bir çay yap kendine, çocuklara bak ne yapıyorlar, çamaşırları as sonra gene dön okumaya devam et. Yok devam diyorsan: Bitcoin'lerin satıldığı belli başlı sitelere gidiyor, orada kendine bir 'cüzdan' oluşturuyorsun. Cüzdana banka transferi ile gerçek para yerleştirdikten sonra, bu parayı o günün bitcoin satış endeksi üzerinden çeviriyor, ilk bitcoinlerine sahip oluyorsun. Paraları elimizde haşır huşur saymaya alışmış, yeri gelince onları sütyen içine saklamayı bilmiş Türk kadınlarıyız: hazır bizim erkekler bu konuya girişmemiş, Türkiye hala Bitcoin kullanımında 50 ülke arasında 45inci sırada yer almışken bu konuda söz sahibi olma ihtimalimiz hala yüksek. Bitcoin dediğin 30 karakterden oluşan bir şifre aslında. Yani bu bir bitcoin örneği:  Oğlumun Amerikalı bir arkadaşı bu konuya takmış durumda, geçen tanıştığımızda anlatıverdi: bitcoinlerini ilk 2011 Eylül'de tanesi 5 küsur dolarken almış, Şubat 2013'de tanesi 30 dolara çıktığında bir kısmını bozdurup stüdyosunu kurmuş ve geri kalanını bitcoin olarak tutmuş. Bu sabah kurlara baktığımda şok oldum, daha geçen Şubat burun kıvırdığım bitcoinlerin tanesi bu sabah 200 kusur dolara çıktı. Ayrıca internet alışverişlerinizde kullanmanız mümkün. Canada'da bugün itibariyle bitcoin hesabınızdan para çekebileceğiniz bir bankamatik açıldı. Dedikoduyu da hiç sevmem ama, Ebay de bitcoine sıcak bakıyormuş, öyle diyorlar internette. Kadın sanal paraya maydanoz oldu deme, bu bilgileri sana herkesden önce ben getiriyorum, annenin değerini bil.

Son durum ne? IMDB'nin haberine göre, Bitcoin üzerine bir film hazırlanıyor ve 2014'de yayınlanması bekleniyor. Göz atmak isteyebilirsiniz buraya. Film yayınlandığı anda bitcoin niş bir 'yüksek riskli yatırım' eğlencesi olmaktan çıkıp uluslararası bir fenomene dönüşecek. Oğlumun arkadaşının dedikleri doğru çıkacak olursa, yakın gelecekte değerini 100 kat artırması bekleniyor.

Yani dediğim o ki, altını bırak bitcoine bak. Yarın ola hayrola, bir bakmışsın bir sonraki altın gününü Maldivler'de bir elinde ayna bir elinde cımbız hani yanında da Kim Kardashian ile yapıyorsun.

Kaydolmak istersen: https://www.mtgox.com

İyi geceler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ShareThis

Sprinkled Donut